DENİZDEN GELDİK DENİZE GİDİYORUZ
DENİZDEN GELDİK DENİZE GİDİYORUZ
Sardinya’dayız, Porto Rotondo’da. Şöhretli topraklar! Neden? İlk öncesinde komşularından: bir tarafında Berlusconi’nin hanesi, ötekinde Ağa Han’ın Porto Cervo’su var. Şayet hepten ehemmiyetlisi Porto Rotondo’nun el değmemiş denizi, florası, tabiatı. Dinmek bilmeyen rüzgarı. Kah narin, kah katı. Yelkenciler amaçlı ilaç benzeri.
Panerai’nin tertip ettiği gelenekselleşmiş klasik yelkenliler yarışını seyrediyoruz. 80-100 yıllık tekneler birer kuğu benzeri süzülüyorlar. Herhalde ömrüm süresince gördüğüm en estetik sahneler. Yarışların hamisi Bonatti “biliyor musun?” diyor. “Kültür mirasına sahip çıkmamız gerektiğini tahmin ediyorum. Panerai amaçlı de bir tekne
buldum. Eilen. Yüzyıl başından kalma. İki senedir restore ettiriyoruz. Bitince yarışlara gireceğiz, öğrenim amaçlı de kullanacağız.”
Yarıştaki teknelerden birisinin sahibesi çağrı etmekte. Bir etapa katılıyorum. Soluk kesici! Son yarış sona eriyor. Hediye meydanlara özel olarak imal olunmuş Paneai kronometreleri sunuluyor. Daha Sonra sıra şampanya, şarap, peynir ve makarna’da… O anda o mutfağın önce müellifi kim kimsenin umurunda değil! Kim sıkı taşıyorsa onun…
